8 Haziran 2012 Cuma

FARKINDALIĞIN FARKINDALIĞI

Düşünceler kendiliğinden doğar. Biz zorlamadan beynimiz sürekli düşünceler üretir. Bazıları zihnimizin süzgecinden geçerken bazıları aklımıza yerleşir. Zihnimiz geçmiş ve gelecekteki düşünceleri harmanlayarak sürekli taşımaya devam eder. Bunu durdurmaya çalışmak boşuna bir çabadır.İşin özü şudur ki; biz düşüncelerle üç şekilde yüzleşiriz. Hoşumuza gitmeyen düşünceleri itmeye çalışırız. Bir bakarız ki bu bizi ona daha çok çeker. Bazı düşünceleri öyle sahipleniriz ki sürekli doğrulatmaya çalışırız. Bu düşünçeler ise, bizi düşündükçe çeker çektikçe düşünürüz. Bazen düşüncelere karşı kör oluruz, duvarlar öreriz. Bu sefer de kendimizi yaşamdan soyutlarız. Görmemiz gereken düşüncelerin geçici olduğudur. Onlar birer dalga gibidir bir zaman sonra iç denizimizde kaybolur gider. İşte bu durumun farkındalığına varmak hayatımızı düşünlerle boğuşmaktan kurtarır. Sizleri hayata dair farklı konularda farkındalık yaratan kişilerin sözleriyle başbaşa bırakıyorum.

"Yüreğin bir bildiği vardır, aklın hiç haberdar olmadığı..." Blaise Pascal

"‎Bir kapının kapalı olduğunu anlamak için, o kapıyı itmek gerekir..." Montaigne

"Hayal edebildiğiniz her şey, gerçektir..." Picasso

"Ayakkabılarım olmadığı için üzülürdüm, ta ki sokakta ayakları olmayan adamı görene kadar..." Balzac  

"Karanlığa küfredeceğine bir mum yak..." Konfüçyüs 

"Hani derler ya ben sensiz yaşayamam diye,işte ben onlardan değilim. Ben sensiz de yaşarım; ama seninle bir başka yaşarım..." Nazım Hikmet

"Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür, ama hiç kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez..." Leo Tolstoy

"Hayatı yaşamanın iki yolu vardır; Biri, hiçbir şeyin mucize olmadığını düşünmek, diğeri, her şeyin bir mucize olduğunu düşünmek..." Albert Einstein

"Bir oda binlerce yıl karanlıkta kalabilir, ama içeriye bir ışık getirilirse o anda karanlık kaybolur..." Paramahansa Yogananda

"Başkalarını anlamak bilgeliktir, kendini anlamaksa aydınlanmaktır..." Lao Tzu

"Kin taşımak, yanan bir kömür parçasını başkasına atmak için eline almak gibidir. Sadece kendini yakarsın..." Buddha

"Nefsinin öğretmeni, vicdanının öğrencisi ol..." Platon

"‎İçinde yüzdükleri denizi tanımayanlardan değil yakınmam, içinde yüzdükleri denizden başkasını tanımayanlardan..." Friedrich Nietzsche

"Aslında insanı en çok acıtan şey hayal kırıkları değil. Yaşanması mümkünken, yaşayamadığı mutluluklardır..." Dostoyevski

"Eğer güneşi gözden kaçırdım diye gözyaşı dökersen, yıldızları da gözden kaçırırsın..." Rabindranath Tagore

"Acı veriyorsa geçmiş; geçmemiş demektir..." Murathan Mungan

"İnsan beklemeyi, artık bekleyecek bir şeyi kalmadığı zaman öğrenir..." Voltaire

"İnsanlar birbirlerine egemen olmak isterler ama, kendi kendilerinin bile efendisi değillerdir..." Maksim Gorki

"Özür dilemek, sizin haksız olduğunuz anlamına gelmez. Karşınızdaki insana verdiğiniz değerin egonuzdan yüksek olduğunu gösterir..." Freud

"Yaşlanarak değil yaşayarak tecrübe kazanılır. Zaman insanları değil armutları olgunlaştırır..." Peyami Safa

"İnsanoğlunun değeri, benliğinden elde ettiği özgürlüğün derecesinde saklıdır..." Albert Einstein

"Bir söz ki söylemesen de olur, söyleme..! Bir iş ki yapmasan da olur, yapma..!" Rabindranath Tagore

"En büyük zaman hırsızı, kararsızlıktır..." Buddha

''En mükemmel adalet, vicdandır.'' Victor Hugo
 
'' Bir kimse ki hem içte görür, hem dışta,
  Bir başka görür, çılgınlardan başka,
  Bambaşka o göz, nasıl görür? Bak, iyi bak
  Kimdir o gören? Gözden sıyrılmış da. ''   Mevlana

2 Haziran 2012 Cumartesi

UMURSAMAZ

Bazen şöyle bir geçmişe bakıyorum da hiç değişmedim. Yine aynıyım yine fazla bağımlıyım insanlara.Oysa tek istediğim aynı dili konuşmak. Beklentim kendi verdiklerim ile ölçülü. Neden çok geliyorum sevdiklerime... sevgi arsızı mıyım yoksa? Aslında tam tersi bilirler ben; umursamaz, duygusuz, kayıtsız... Halbuki benim de zayıflığım bu. Sevgi arsızıyım. Sevmenin ne kadar zor olduğunu kayıtsızlık görünce daha iyi anlıyor insan. Cemal Süreya'nın bu dizeleri sevmenin son noktasını nasıl da iyi tanımlıyor;

''Daha nen olayım isterdin,
  Onursuzunum senin!''



25 Mayıs 2012 Cuma

PİŞMANLIK

Hayatımızın, aldığımız kararlar doğrultusunda ilerlediğini düşünürsek aslında yaşadıklarımız tamamen bizim eserimiz. Okuduğumuz okul, ilişkilerimiz, ayrılıklarımız, işimiz, ve hayat eşimiz... Doğan Cüceloğlu'nun ''İyi Düşün Doğru Karar Ver'' adlı kitabında bahsedilen mevzu da özünde budur. Çevremizdeki insanların bize uyguladığı dayattılar ile yaşarken farkında olmadan kendi mutsuzluğumuzu kendimiz inşa ederiz. Aldığımız hiçbir kararın yüzde yüz doğru olması beklenemez tabi. Ancak daha az pişman olmak için rotamızı çizen kararları verirken biraz olsun düşünsek daha mutlu bir yaşam sürmez miyiz...




30 Nisan 2012 Pazartesi

TAHAMMÜL



Sözlük anlamı; İnsanın kötü, güç durumlara karşı koyabilme gücü, kaldırma, katlanma olan ''tahammül'' kelimesi günümüzde, herkesin unuttuğu bir kavram haline geldi. Düşünün bir kere artık yolda; trafiğe, otobüste; yolculara, alışverişte; kasiyere, iş yerinde; yan masaya, evde; annemize, babamıza ya da eşimize kesinlikle tahammülümüz yok. Bu durumun birçok mağduru bulunuyor. Tahammülsüzlük yüzünden işlenen cinayetler gün geçtikçe artıyor. Biz bu cinayetleri işleyecek kadar psikolojik dengemizi yitirmiş durumdayız. Bu durumun en büyük nedeni belki de sevmeyi unutmuş olmamız. Artık ne annemizi ne babamızı ne de eşimizi seviyoruz. Kendimizi bile sevmemeye başlıyoruz ki... Hayatımız o kadar değersiz hale gelmiş durumda ki yaşamaktan vazgeçebiliyoruz. Belki kimi zaman hayatta karşılaştığımız güçlükler  dayanma gücümüzü zorluyor. Ama unutmayalım ki yaşamak güzel şey! Yaşamın kıymetini belki usta şair Orhan Veli'nin mısraları size hatırlatır:


 '' YAŞAMAK 
Biliyorum, kolay değil yaşamak,
Gönül verip türkü söylemek yar üstüne;
Yıldız ışığında dolaşıp geceleri,
Gündüzleri gün ışığında ısınmak;
Şöyle bir fırsat bulup yarım gün,
Yan gelebilmek Çamlıca tepesine...
-Bin türlü mavi akar Boğaz'dan-
Her şeyi unutabilmek maviler içinde.
Biliyorum, kolay değil yaşamak;
Ama işte
Bir ölünün hala yatağı sıcak,
Birinin saati işliyor kolunda.
Yaşamak kolay değil ya kardeşler,
Ölmek de değil;
 Kolay değil bu dünyadan ayrılmak.
    ORHAN VELİ KANIK                             ''

24 Nisan 2012 Salı

İLGİ (-SİZLİK)

Kadınlara özgü bir ihtiyaç sanırım ilgi görmek...İlgi göstermek belki de... Bugün hissettiğim en yoğun his ilgisizlik oldu. Nedense ilişkinin ilk zamanlarında ilgi manyağı ederek etkilemeye çalışan erkekler zamanla elde etmenin hazzına varıp kendilerini üstün bir varlık olarak görmeye başlıyorlar. Aslında farkına varamadıkları şey kadınların kalbini sarmalayan kabukların tekrar kapanmaya başladığıdır. O kabuklar sevgiye aç bir varlık olan kadınlarda çok çabuk soyulur. Ancak kapanması o kadar kolay olmaz. Kadın sadıktır, kadın azimlidir, kadın ısrarcıdır. İşin özü kadın savaşçıdır. Ama bir mesele vardır ki kadın vazgeçerse geri dönüşü yoktur. Şiirlerini okumaktan zevk aldığım ünlü şair Cemal Süreyya'nın ''Kadınlar Susarak Gider* '' Adlı eseri biz kadıları nasıl da iyi bir biçimde betimler. Son olarak sizlerle Murathan Mungan'ın bir sözünü paylaşmak istiyorum: '' Sen bildiğim gibi kalmadın ama, ben unuttuğun gibiyim hala...''



  (*)  '' KADINLAR SUSARAK GİDER!
Çok uzun emekler verir ilişkisini yürütmek için.
Birinin kadını olmayı yüreği, beyni, ruhu o kadar zor kabul etmiştir ki, başka bir adama ait olmayı istemez.
Erkek gibi, çorbanın tuzu eksik diye kavga çıkarmaz mesela, tam tersi, konuşmamız lazım der.
...
Erkekler de en çok bu cümleye sinir olurlar. Ertelenir o konuşmalar, maç bitimine, yemek sonrasına ve daha birçok lüzumsuz şeyin ardına ötelenir.
Kadınlar inatçıdır, hayata tutundukları gibi, aşklarına da sahip çıkarlar.
Bu yüzdendir, konuşup derdini anlatma isteği, karşı tarafı ikna edene kadar uğraşırlar.
Sonunda pes eder adam, bir ışık görür kadın, tüm derdini paylaşır.
Genellikle ne cevap alır? Abuk sabuk konuşma!
Gereksiz ve saçma gelmiştir adama anlatılanlar, hiç de üstünde durmamıştır.
Yine bir sıkıntı, tatmin edilemeden geçiştirilir ve adam gün gelip bunların kendisine ok gibi döneceğini bilemez.
Bir kadın şikayet ediyorsa, ya da erkeklerin deyimi ile vıdı vıdı ediyorsa; erkek bilmelidir ki, o ilişkiden hala ümidi vardır kadının.
Yürütmek, birlikte yaşamak, sorunları çözerek mutlu olmak istiyordur.
Daha önemlisi, o adamı hala seviyordur.
Kadın susarak gider!
En önemli detaydır, erkeklerin hiç anlayamadığı durum işte bu kadar basittir.
O gün gelene kadar konuşan, kavga eden, tartışan kadın, kendini sessizliğe vermiştir.
Ne zaman ümidini o ilişkiden kestiyse, o zaman sevgisi de yara almış demektir.
Yüreğindeki bavulları toplamıştır, kafasındaki biletleri almış ve aslında bedeni orada durarak, ilişkiden çıkıp gitmiştir.
Kadın, gerçekten gitmişse, çok sessiz olmuştur ayrılışı, kimse hissetmeden, kapıları vurup kırmadan gitmiştir.
Her akşam eve geldiğinde, kapının açıldığını gören adam anlamaz ama bir kadın sessizce gider.
Ne mutfağında yemek pişiren, ne yan koltukta televizyon izleyen, ne gece ruhunu kenara koyarak yatakta sevişmeye çalışan kadın, artık o kadındır.
Bir kadının çığlıklarından, kavgalarından korkmamak gerekir, çünkü kadının gidişi sessiz ve asildir.
CEMAL SÜREYA                                                                                                          ''