30 Nisan 2012 Pazartesi

TAHAMMÜL



Sözlük anlamı; İnsanın kötü, güç durumlara karşı koyabilme gücü, kaldırma, katlanma olan ''tahammül'' kelimesi günümüzde, herkesin unuttuğu bir kavram haline geldi. Düşünün bir kere artık yolda; trafiğe, otobüste; yolculara, alışverişte; kasiyere, iş yerinde; yan masaya, evde; annemize, babamıza ya da eşimize kesinlikle tahammülümüz yok. Bu durumun birçok mağduru bulunuyor. Tahammülsüzlük yüzünden işlenen cinayetler gün geçtikçe artıyor. Biz bu cinayetleri işleyecek kadar psikolojik dengemizi yitirmiş durumdayız. Bu durumun en büyük nedeni belki de sevmeyi unutmuş olmamız. Artık ne annemizi ne babamızı ne de eşimizi seviyoruz. Kendimizi bile sevmemeye başlıyoruz ki... Hayatımız o kadar değersiz hale gelmiş durumda ki yaşamaktan vazgeçebiliyoruz. Belki kimi zaman hayatta karşılaştığımız güçlükler  dayanma gücümüzü zorluyor. Ama unutmayalım ki yaşamak güzel şey! Yaşamın kıymetini belki usta şair Orhan Veli'nin mısraları size hatırlatır:


 '' YAŞAMAK 
Biliyorum, kolay değil yaşamak,
Gönül verip türkü söylemek yar üstüne;
Yıldız ışığında dolaşıp geceleri,
Gündüzleri gün ışığında ısınmak;
Şöyle bir fırsat bulup yarım gün,
Yan gelebilmek Çamlıca tepesine...
-Bin türlü mavi akar Boğaz'dan-
Her şeyi unutabilmek maviler içinde.
Biliyorum, kolay değil yaşamak;
Ama işte
Bir ölünün hala yatağı sıcak,
Birinin saati işliyor kolunda.
Yaşamak kolay değil ya kardeşler,
Ölmek de değil;
 Kolay değil bu dünyadan ayrılmak.
    ORHAN VELİ KANIK                             ''

24 Nisan 2012 Salı

İLGİ (-SİZLİK)

Kadınlara özgü bir ihtiyaç sanırım ilgi görmek...İlgi göstermek belki de... Bugün hissettiğim en yoğun his ilgisizlik oldu. Nedense ilişkinin ilk zamanlarında ilgi manyağı ederek etkilemeye çalışan erkekler zamanla elde etmenin hazzına varıp kendilerini üstün bir varlık olarak görmeye başlıyorlar. Aslında farkına varamadıkları şey kadınların kalbini sarmalayan kabukların tekrar kapanmaya başladığıdır. O kabuklar sevgiye aç bir varlık olan kadınlarda çok çabuk soyulur. Ancak kapanması o kadar kolay olmaz. Kadın sadıktır, kadın azimlidir, kadın ısrarcıdır. İşin özü kadın savaşçıdır. Ama bir mesele vardır ki kadın vazgeçerse geri dönüşü yoktur. Şiirlerini okumaktan zevk aldığım ünlü şair Cemal Süreyya'nın ''Kadınlar Susarak Gider* '' Adlı eseri biz kadıları nasıl da iyi bir biçimde betimler. Son olarak sizlerle Murathan Mungan'ın bir sözünü paylaşmak istiyorum: '' Sen bildiğim gibi kalmadın ama, ben unuttuğun gibiyim hala...''



  (*)  '' KADINLAR SUSARAK GİDER!
Çok uzun emekler verir ilişkisini yürütmek için.
Birinin kadını olmayı yüreği, beyni, ruhu o kadar zor kabul etmiştir ki, başka bir adama ait olmayı istemez.
Erkek gibi, çorbanın tuzu eksik diye kavga çıkarmaz mesela, tam tersi, konuşmamız lazım der.
...
Erkekler de en çok bu cümleye sinir olurlar. Ertelenir o konuşmalar, maç bitimine, yemek sonrasına ve daha birçok lüzumsuz şeyin ardına ötelenir.
Kadınlar inatçıdır, hayata tutundukları gibi, aşklarına da sahip çıkarlar.
Bu yüzdendir, konuşup derdini anlatma isteği, karşı tarafı ikna edene kadar uğraşırlar.
Sonunda pes eder adam, bir ışık görür kadın, tüm derdini paylaşır.
Genellikle ne cevap alır? Abuk sabuk konuşma!
Gereksiz ve saçma gelmiştir adama anlatılanlar, hiç de üstünde durmamıştır.
Yine bir sıkıntı, tatmin edilemeden geçiştirilir ve adam gün gelip bunların kendisine ok gibi döneceğini bilemez.
Bir kadın şikayet ediyorsa, ya da erkeklerin deyimi ile vıdı vıdı ediyorsa; erkek bilmelidir ki, o ilişkiden hala ümidi vardır kadının.
Yürütmek, birlikte yaşamak, sorunları çözerek mutlu olmak istiyordur.
Daha önemlisi, o adamı hala seviyordur.
Kadın susarak gider!
En önemli detaydır, erkeklerin hiç anlayamadığı durum işte bu kadar basittir.
O gün gelene kadar konuşan, kavga eden, tartışan kadın, kendini sessizliğe vermiştir.
Ne zaman ümidini o ilişkiden kestiyse, o zaman sevgisi de yara almış demektir.
Yüreğindeki bavulları toplamıştır, kafasındaki biletleri almış ve aslında bedeni orada durarak, ilişkiden çıkıp gitmiştir.
Kadın, gerçekten gitmişse, çok sessiz olmuştur ayrılışı, kimse hissetmeden, kapıları vurup kırmadan gitmiştir.
Her akşam eve geldiğinde, kapının açıldığını gören adam anlamaz ama bir kadın sessizce gider.
Ne mutfağında yemek pişiren, ne yan koltukta televizyon izleyen, ne gece ruhunu kenara koyarak yatakta sevişmeye çalışan kadın, artık o kadındır.
Bir kadının çığlıklarından, kavgalarından korkmamak gerekir, çünkü kadının gidişi sessiz ve asildir.
CEMAL SÜREYA                                                                                                          ''